Allah Resulu(s.a.v) buyurdular ki: ''ALLAH(c.c) bir kulun dua etmesine izin vermişse, mutlaka kabulünü de murad etmiştir.'' (Ebu Nuaym, Hılye)
Hz.Ali (r.a)çevresindekilere şöyle dedi: “-Size Allah Teala’nın Kitabı’ndaki en faziletli ayetini bildireyim mi? Onu bize Rasulullah (s.a.v) haber vermişti:''Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (bununla beraber) Allah çoğunu affeder.''(Şura,30) Allah Rasulu (S.A.V) bunu ifade ettikten sonra:“- Ey Ali, bu ayeti sana tefsir edeceğim.” buyurdu ve şöyle devam etti:“- Dünyada başınıza gelen hastalık, ceza, bela gibi şeyler, işlediğiniz günahların karşılığıdır. Allah Teala öyle bir kerem sahibidir ki, artık bu günahlara ahirette ikinci bir ceza vermez. Allah Teala’nın dünyadayken affettiği günahlara gelince Yüce Rabbimiz öyle bir halimdir ki, bir şeyi affettikten sonra bundan dönerek o günaha bir daha asla ceza vermez.” (Ahmed,1,85)
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:"Sidretü'l-Müntehâ'ya çıkarıldım. Orada dört nehir gördüm: İki nehir zâhirdi, iki nehir de bâtın. Zâhir olan iki nehir Nil ve Fırat nehirleriydi. Bâtın olanlar da cennetin iki nehri idi."
İbn-u Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) omuzumdan tuttu ve: "Sen dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol" buyurdu.''
Hz.Enes(radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yere bir çizgi çizdi ve: "Bu insanı temsil eder" buyurdu. Sonra bunun yanına ikinci bir çizgi daha çizerek: "Bu da ecelini temsil eder" buyurdu. Ondan daha uzağa bir çizgi daha çizdikten sonra: "Bu da emeldir" dedi ve ilâve etti: "İşte insan daha böyle iken (yani emeline kavuşmadan) ona daha yakın olan (eceli) ansızın geliverir."
Ebu Eyyub radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teâla hazretleri sizi helak eder ve yerinize, günah işleyecek (fakat tevbeleri sebebiyle) mağfiret edeceği kimseler yaratırdı."
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yararlı işler görmekte acele ediniz. Zira yakın bir gelecekte karanlık geceler gibi birtakım fitneler ortalığı kaplayacaktır. O zamanda insan, mü’min olarak sabahlar, kâfir olarak geceler; mü’min olarak geceler, kâfir olarak sabahlar. Dinini küçük bir dünyalığa satar.''
Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
''Hz. Peygamber(s.a.v)’in küçük dili görünecek şekilde kahkahayla güldüğünü hiç görmedim. O sadece tebessüm ederdi.''
Resûlallah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştur:
"İstikamet üzere olun. (Bunun sevabını) siz sayamazsınız. Şunu bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır. (Zâhirî ve bâtînî temizliği koruyarak) abdestli olmaya ancak mü'min riayet eder."
Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: Resulallah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hangi kadın, kocası kendisinden razı olarak vefat ederse, cennete girer.''
Resûlallah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Cennette yüz derece vardır. Her bir derecenin diğer derece ile arası, sema ile arz arası kadar geniştir. Firdevs bunların en yukarıda olanıdır. Cennetin dört nehri buradan çıkar. Bunun üstünde Arş vardır. Allah'tan cennet istediğiniz vakit Firdevs'i isteyin."
Peygamber'in (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir:
1- Haya,
2- Güzel koku sürünmek,
3- Misvak kullanmak,
4- Evlenmek.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder